KOLAJEN CİLT KUSURLARINI NASIL İYİLEŞTİRİR?
Kolajenin cildimize, eklemlerimize, saç ve tırnaklarımıza olan pozitif etkileri uzun zamandır biliniyor. Çinli kadınlar, yüzyıllar öncesinde bile balıklarda ve hayvanlarda dokuları birbirine bağlayan kolajeni gençlik kaynağı olarak gördüler. Cilt kırışıklığını önlemek, eklem sağlığını desteklemek, daha güçlü saç ve tırnaklara sahip olmak için beslenme programlarına kolajen içeriği yüksek besinleri dahil ettiler.
Kolajenin 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde kozmetik sektörüne dahil edilmesi, farklı formlarının ve kullanım alanlarının gelişmesine olanak tanıdı. Özellikle cilde etki sağlayan Tip 1 kolajen, birçok cilt bakım ürünün bileşeninde kendine yer buldu. Bu blog yazımızda kolajenin cilt kusurları üzerindeki etkilerine değineceğiz.
Kolajenin cilt üzerindeki etkileri
Vücuttaki kolajen seviyesi düşük olduğunda kırışıklık, sarkma gibi engellenebilecek ya da ertelenebilecek yaşlanma belirtileri erkenden ortaya çıkar. Kolajen seviyesi yüksek olduğunda ise cilt hücreleri kendini yenileyebilir ve onarabilir. Dolayısıyla cilt yumuşak, pürüzsüz, nemli ve sıkı bir görünüm alır. Ancak hava kirliliği gibi şehir yaşamının negatif etkileri, stresli iş hayatı, yaş ilerledikçe kolajen üretiminin azalması, güneş ışığına uzun süre doğrudan maruz kalınması gibi etkenler vücuttaki kolajen miktarını azaltır. Bu yüzden, kolajen desteği günümüzde bir gereklilik haline gelmiştir.
Vücuttaki kolajen miktarını artırmak, yaşlanma belirtilerini geciktirirken, hasarlı ciltleri de tedavi eder. Bu etkiler göz önünde bulundurulduğunda, kolajenin cilt bakımı için çok önemli bir bileşen olarak konumlanması anlaşılabilir.